Turan Türk Birliği Derneği olarak, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde onaylanan iklim değişikliği yasasını yakından takip etmekteyiz. İklim değişikliğinin küresel bir sorun olduğunun bilincindeyiz ve bu konuda atılacak adımların önemini yadsımıyoruz. Ancak, onaylanan yasanın içeriği ve potansiyel etkileri konusunda ciddi endişeler taşımaktayız. Bu nedenle, bu endişelerimizi kamuoyu ile paylaşmak ve olası zararlara dikkat çekmek üzere bu basın açıklamasını yapıyoruz.
İklim değişikliğiyle mücadele adı altında hayata geçirilmesi planlanan bazı uygulamaların, ülkemizin ekonomik kalkınması, toplumsal refahı ve milli çıkarları açısından öngörülemeyen ve telafisi güç zararlara yol açabileceği kanaatindeyiz. Özellikle aşağıdaki hususlarda derin kaygılarımız bulunmaktadır:
- Ekonomik Yük ve Rekabet Dezavantajı: Yasanın getireceği yeni düzenlemeler ve kısıtlamalar, sanayi sektörümüz üzerinde ağır bir ekonomik yük oluşturabilir. Artan maliyetler, üretimde düşüşe ve uluslararası rekabette dezavantajlı duruma düşmemize neden olabilir. Özellikle gelişmekte olan bir ülke olarak, bu tür ani ve yüksek maliyetli dönüşümlerin ekonomik istikrarımızı sarsma potansiyeli bulunmaktadır.
- Tarım ve Gıda Güvenliği Üzerindeki Olumsuz Etkiler: İklim değişikliğiyle mücadele gerekçesiyle alınacak bazı tedbirler, tarım sektörümüzü olumsuz etkileyebilir. Üretim kısıtlamaları, arazi kullanımındaki değişiklikler ve yeni vergilendirme politikaları, çiftçilerimizin geçim kaynaklarını tehlikeye atabilir ve gıda güvenliğimizi zedeleyebilir.
- Enerji Bağımsızlığı ve Maliyetleri: Yenilenebilir enerjiye geçişin desteklenmesi önemli olmakla birlikte, bu geçiş sürecinin hızı ve yöntemi, enerji bağımsızlığımızı tehlikeye atabilecek ve enerji maliyetlerini önemli ölçüde artırabilecek nitelikte olmamalıdır. Özellikle yerli kaynaklarımızın yeterince değerlendirilmeden yapılacak hızlı bir dönüşüm, dışa bağımlılığımızı artırabilir.
- Sosyal Etkiler ve İstihdam Kaybı: Sanayi ve tarım sektörlerindeki olası daralmalar, ciddi istihdam kayıplarına yol açabilir. Bu durum, toplumsal huzursuzluğu artırabilir ve sosyal dengelerimizi bozabilir. Özellikle kırsal bölgelerde yaşayan vatandaşlarımız, bu tür ekonomik dönüşümlerden olumsuz etkilenebilir.
- Bölgesel Kalkınma Farklılıkları: İklim değişikliği yasasının getireceği yükümlülüklerin, bölgelerimiz arasındaki ekonomik ve sosyal farklılıkları derinleştirmesinden endişe ediyoruz. Özellikle sanayi ve tarım yoğun bölgelerde yaşayan vatandaşlarımız için adil bir geçiş süreci sağlanmalıdır.
- Milli Egemenlik ve Bağımsızlık Açısından Riskler: İklim değişikliğiyle mücadele adı altında uluslararası kuruluşların ve yabancı aktörlerin ülkemiz üzerindeki etkisinin artması, milli egemenliğimiz ve bağımsızlığımız açısından riskler oluşturabilir. Kararlarımızın, kendi milli çıkarlarımız doğrultusunda alınması hayati önem taşımaktadır.
Turan Türk Birliği Derneği olarak, iklim değişikliğiyle mücadelede gerçekçi, sürdürülebilir ve ülkemizin ekonomik ve sosyal koşullarını dikkate alan politikaların hayata geçirilmesi gerektiğine inanıyoruz. Bu yasanın, yukarıda sıraladığımız olası zararlarının detaylı bir şekilde analiz edilmesi, ilgili tüm paydaşların görüşlerinin alınması ve gerekli revizyonların yapılması çağrısında bulunuyoruz. Aksi takdirde, iyi niyetle atılan adımların, ülkemiz için telafisi güç sonuçlar doğurabileceği endişesini taşıyoruz.
Küresel iklim mücadelesinin ardındaki bazı dinamikler de sorgulanmalıdır. En çok karbon salımına neden olan, refahlarını ve kalkınmalarını büyük ölçüde fosil yakıtlara borçlu olan bazı sözde “gelişmiş” ülkelerin, şimdi bu anlaşmalardan çekilmesi veya göstermelik adımlar atması manidardır. Bu durum, küresel sermayenin ve bu ülkelerin kendi ekonomik çıkarlarını ön planda tuttuğunu açıkça göstermektedir. Ülkemiz olarak, bu tür bir ikiyüzlülüğe ve dayatmacı yaklaşımlara boyun eğmek yerine, kendi milli çıkarlarımızı ve kalkınma önceliklerimizi merkeze alan bir duruş sergilemeliyiz. İklim değişikliğiyle mücadele adı altında, ülkemizin ekonomik bağımsızlığını ve egemenliğini zedeleyecek, küresel sermayenin çıkarlarına hizmet edecek politikalara karşı kararlılıkla duracağız. Kendi yolumuzu çizmek, kendi çözümlerimizi üretmek ve milletimizin refahını her şeyin üstünde tutmak zorundayız. Bu anlaşmaya koşulsuz bir şekilde “sımsıkı sarılmak” yerine, uluslararası arenada daha bilinçli, sorgulayıcı ve milli menfaatlerimizi koruyan bir tutum sergilememiz hayati önem taşımaktadır.Kamuoyunu bu önemli konuda duyarlı olmaya ve yetkilileri bu endişelerimizi dikkate almaya davet ediyoruz.
Saygılarımızla,
Turan Türk Birliği Derneği
Koordinatör
Erdoğan Karapınar